Aslinda konusabilmek de sanattir. Konusamadigimiz icin hep anlasilamamaktan yakiniriz.Oysa anlasilamamak sucu karsiya yuklemektir. Biraz kabahat bizim anlatamayisimizdan olmasin? Ben birseyleri dogru duzgun ifade edebilmenin aslinda tecrubeye dayali bir egitim surecinden gectigine inaniyorum. Bu da bir tecrubeli fikir. Kucukluk safhasindan etraf ile dialoglar baslar. Anne, aile, abla,kardes,arkadas, komsu, yabanci . Birseyler demek isteriz.Yanlis soyleriz. Kalp kirariz. Kalbimiz kirilir. Sonra ah vah eder, keske bunu boyle deseydim, buna soyle cevap verseydim, ben bunu demek istememistimlerle devam ederiz.Iste beni anlamiyorsunuz'a siginma noktasi. Ben boyle demek istememistim de Kacis noktasi . Dedigim gibi buyudukce , yada oturup sonradan dusundukce olaylari, konusmalari, guzergahlari daha iyi belirlemeye basliyoruz. O yuzden bu beceriye sahip oldukca diyorum ya konusabilmek de bir sanattir. Bir seyi edebiyle soyleyebilme usturubu. Yapamiyorsak patavatsizlikla adlediliriz. ya da kabalikla.
O yuzden yerli yerinde konusmayi bilmek gerekir.
Olumsuz hislerimizi de duzgun soylemesini de bilmek gerekir.
Hakliyken sapsiz kelimelerle haksiz yere dusme meselesi burda baslar.
Kelimelere parande attirmadan duz anlatmak gerekir.
Sanirim bakmak ile gormek arasinda fark oldugu gibi, konusmak ile soylemek arasinda da fark var..Tum mesele bu.
Bir de ahkam kesme sanati var. o da ayri bir uzmanlik gerektirir. ama hos durumlar yaratmaz.
No comments:
Post a Comment